Ilim & irfan

Doç. Dr. Sevgili: Ramazan ayı, Kur'an ve mukabele ile manevi huzura erişme fırsatıdır

Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölümü İslam Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Macit Sevgili, Ramazan ayının, Kur'an ile bütünleşme zamanı olduğuna dikkat çekti.

Abone Ol

Ramazan ayında, Kur’ân-ı Kerîm’in anlamını kavramaya, tilavet etmeye ve mukabele geleneğini yaşatmaya özel bir önem verilmesi gerektiğini belirten Dr. Sevgili, Ramazanın sadece bireysel ibadetle değil, aynı zamanda toplumsal dayanışmanın da güçlendiği bir dönem olduğunu vurguladı.

Kur'an ve Ramazan ayrılmaz bir bütün

Ramazan ayının, Kur'an’ın indirildiği mübarek bir zaman dilimi olarak manevi huzur için önemli bir fırsat olduğuna dikkat çeken Dr. Sevgili, şunları söyledi:

"Ramazan, Kur’ân-ı Kerîm’le bütünleşmenin, o mektubu anlamaya yönelik çaba gösterdiğimiz bir aydır. Kur'ân’ın inmeye başlaması, Ramazan ayıyla birlikte yaklaşık 23 yıl süresince peyderpey gerçekleşmiştir. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem)’in, Kur’ân okuyan kimseye yönelik pek çok hadisi bulunmaktadır. Bunlar arasında, Kur’ân’ın kendisine şefaatçi olacağı, kıyamet günü nurdan bir taç giyeceği gibi müjdeler yer almaktadır."

Kur'an okumanın ruhsal ve toplumsal boyutu

Kur'an tilavetinin yalnızca bireysel bir ibadet olmadığını, aynı zamanda toplumsal bağları da güçlendiren bir ibadet olduğunu ifade eden Dr. Sevgili "Ramazan’ın manevi ikliminde, ruhun arındığı ve nefsin terbiye olduğu bir dönemde, Allah’la buluşmanın önemini kavramalıyız. Bir hadiste Peygamber Efendimiz, Kur’ân-ı Kerîm’i okumanın Allah’la konuşmak gibi olduğunu ifade etmiştir. Tıpkı secde anı gibi, bütün perdelerin kalktığı bir anda, Ramazan ayında insan manevi olarak Cenâb-ı Allah’la yakınlaşır. Bu ayda insan, beşeri hasletlerden, yemekten ve içmekten uzak kalırken, maneviyat ile ulviyet arasındaki setlerin kalktığı, insanın en çok insan olduğu bir dönem yaşar." ifadelerini kullandı.

Kur'ân’ın bereketi ve hayata katkısı

Kur'ân ile bütünleşmenin manevi arınmayı ve hayatımıza yön verme gücünü artırdığına dikkat çeken Dr. Sevgili "Kur’ân-ı Kerîm bir berekettir. Onun okunduğu evde bereket ve huzur olur; okunmadığı yerde ise huzursuzluk ve bereketsizlik vardır. Ramazan ayı, Kur'ân ayıdır. Bu nedenle ruhsal arınmaya ulaşmak için Kur’ân-ı Kerîm’i özellikle okumalıyız. Allah’ın kelamını okudukça ruhumuz incelir, başkalarının derdiyle daha çok dertlenir, yükümlülüklerimizin daha fazla olduğunu fark ederiz. Hayat, Cenâb-ı Allah’ın insana verdiği bir bahar gibidir; o bahardan sonra hayatın daha güzel olması için elimizden geleni yapmamız gerektiğini anlarız." dedi.

Mukabele geleneği asırlardır devam eden bir miras

Mukabele geleneğinin yalnızca camilerde değil, evlerde de yaşatılabileceğini belirten Dr. Sevgili, şunları söyledi:

"Müslümanlar, Kur’ân-ı Kerîm okumanın ve hıfz etmenin önemini bilmektedirler. Mukabele geleneği, hafızların veya hafızlık yapan öğrencilerin Kur’ân’ı okuma alışkanlıklarını geliştirdiği bir ortamda, camilerde, medreselerde ve evlerde yapılır. Cebrail (Aleyhisselam) her Ramazan ayında Hazreti Peygamber Efendimiz’e gelir, o zamana kadar nazil olan bütün ayetleri ve sureleri ona arz eder, Hazreti Peygamber de ona okur. Biz buna mukabele diyoruz. Sahabe-i Kiram, Ramazan ayında ailesini toplar ve birlikte Kur’ân-ı Kerîm okurlardı. Bu gelenek ülkemizde de köklü bir şekilde devam etmektedir."

Ramazan ayında Kur'ân ile daha yakın olma vakti

Ramazan ayında, Kur'ân ile daha yakın bir bağ kurarak manevi huzura ermenin mümkün olduğuna dikkat çeken Dr. Sevgili "Şükürler olsun, Kur'ân-ı Kerîm’i mukabele şeklinde okumak büyük bir fayda sağlar. Bu sadece camilerde olmak zorunda değildir. İnsanlar sabah namazı sonrası aileleriyle bir cüz mukabele yapabilirler. Mukabeleye katılmanın manevi sevabı büyüktür. İslam’a göre insan bireysel değil, sosyal bir varlıktır. Cemaatle yapılan ibadetler, İslam’ın ritüellerindendir. Dolayısıyla mukabele ortamına girmek, manevi anlamda dinginlik ve huzur hissi verir ve bu çok önemli bir durumdur." dedi.

"Kur'ân-ı Kerîm’in manevi feyzinden uzak durmamalıyız"

Kur’ân-ı Kerîm’in, lafız itibariyle tilavet edilerek ibadet edilen semavi bir kitap olduğunun altını çizen Dr. Sevgili, şu hadisi paylaştı: "Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesellem), 'Muhakkak ki Kur’ân okumanın sevabı vardır, her harfi okumanın 10 sevabı vardır. Ben size Elif, Lam, Mim bir harf demiyorum; Elif bir harftir, Lam bir harftir, Mim bir harftir.' Dolayısıyla anlamaya çalışmak önemlidir. Anlayamadığımızda bile, en azından Kur’ân-ı Kerîm’in manevi feyzinden uzak durmamalıyız. Evimizde, iş yerimizde ve diğer ortamlarımızda Kur’ân-ı Kerîm’le iç içe olmalıyız. Mukabeleye katılarak hem kendi Kur’ân’ımızı geliştirebiliriz hem de oradaki insanlara motivasyon verebiliriz. Samimi duygularla gerçekleşen mukabeleler, Ramazan’ın manevi havasını insanlara en iyi şekilde yansıtır." (İLKHA)