Röportaj

Doç. Dr. Uysal: Sanat, İslam düşüncesine dayalı manevi bir faaliyettir

İslam sanatının, sadece estetik bir anlayış değil, aynı zamanda derin bir manevi anlam taşıyan bir faaliyet olduğunu belirten Doç. Dr. Ekrem Uysal, sanatın İslam düşüncesiyle nasıl iç içe geçtiğini ve insan ruhuna nasıl hitap ettiğini paylaştı.

Loading...

Abone Ol

Batman Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ekrem Uysal, İLKHA muhabirine konuşarak sanatın İslam düşüncesindeki yerini ve önemini vurguladı.

Sanatın sadece estetik bir faaliyet değil, aynı zamanda insanın manevi dünyasına hitap eden bir arayış olduğunu belirten Uysal, sanatın insan eliyle ortaya konulması, güzelliğe sahip olması ve insanlara bir mesaj iletmesi gerektiğini ifade etti.

İslam sanatının temelinin Kur'an ve sünnete dayandığını, sanatın maddiyat ve maneviyatı birleştiren bir gayret olduğunu vurgulayan Uysal, İslam'ın, insanları Allah'a yönelten ve ruhsal anlamda besleyen sanatları teşvik ettiğini ancak putperestliğe yol açabilecek sanatlardan kaçınılması gerektiğini belirtti.

İslam sanatının temel amacının Allah'ın yüceliğini görmek, tevhid ve tenzih ilkelerini ortaya koymak olduğunu dile getiren Uysal, ayrıca geleneksel İslam sanatlarının günümüzde yeterince değer görmediğini ve bu sanatların daha fazla sahiplenilmesi gerektiğini kaydetti.

"Sanat insanlara mesaj iletmelidir"

Bir şeyin sanat sayılabilmesi için belli şartları taşıması gerektiğini belirten Uysal, "Sanat dediğimiz şey, duygu ve düşüncelerin, renk, ses, biçim veya ritim gibi aletlerle estetik ve ruhu besleyecek bir şekilde dışa yansıtılması anlamına geliyor. Bir şeyin sanat sayılabilmesi için belli şartları taşıması lazım. Öncelikle insan eli tarafından ortaya konulması lazım. Bir güzelliğe haiz olması lazım. Orijinal bir yapıya sahip olması ve insanlara bir mesaj iletmesi lazım." dedi.

"Yazıdan önce duygular sanatla ortaya konuldu"

Sanatın tarihsel sürecini de ele alan Uysal, insanlar yazıyı keşfetmeden önce duygu ve düşüncelerini sanatla ifade etmeye çalıştıklarını söyledi. Eski dönemlere ait mağara figürleri ve yapıları, bu anlayışa örnek olarak gösteren Uysal, "İnsanlar yazıyı keşfetmeden önce duygu ve düşüncelerini sanat vesilesi olan aletlerle ortaya koymaya çalışıyorlardı. Eski dönemlere kadar sanatın icra edildiğini söyleyebiliyoruz. İlkel dönemlerdeki mağaralarda gördüğümüz figürler, yapılar bunlara örnek teşkil etmektedir." diye konuştu.

"İslam sanatının kökeni Kur'an ve sünnette"

İslam sanatının varlık anlayışının, İslam düşüncesine dayandığını belirterek, sanatın, maddiyat ile maneviyatı birleştiren bir gayret olduğunu vurguladı.

Uysal, şöyle devam etti:

"Sanat insanidir, güzellik ise rahmanidir. İslam sanatı, varlığı İslam düşüncesine dayanan ve o şekilde bir canlandırma gayreti ortaya koyan faaliyettir. Bu anlamda Kur'an'a göre sanat, maddiyat ile maneviyatı bir araya getirme gayretidir. İslam sanatının kökeni Kur'an ve sünnete, onların manevi alanına dayanıyor. Nitekim bu anlamda sanat Allah'a ulaştırırsa şayet bir huzur, güzellik, mutluluk ortaya koyacaktır. Ama Allah'tan uzaklaştırdığı miktarda bir zulüm, ızdırap ortaya çıkaracaktır."

"En büyük sanatkar Yüce Rabbimizdir"

İslam'ın sanat anlayışını açıklarken, Allah'ın yeryüzündeki varlıklar aracılığıyla insanlara güzellik sunduğunu belirten Uysal, "İslam inancına göre en büyük sanatkar Yüce Rabbimizdir. Allah güzeldir, güzel olanı sever. Müslümanlar, Allah'ın yeryüzündeki varlığını işaret eden şeylere bakarak güzelliği ortaya koymaya çalışmışlardır. İsterseniz habbeden kubbeye kadar, zerreden küreye kadar her şey Allah'a işaret etmektedir. Bunlar Allah'a götürüyorsa insana huzur ve mutluluk verecektir ama Allah'tan uzaklaştırıyorsa muhakkak ızdırap verecektir." ifadelerini kullandı.

"Geleneksel İslam sanatları günümüzde değer görmüyor"

İslam sanatının geleneksel örneklerinden olan tezhip, hüsnü hat ve ebru gibi sanat dallarının yeterince değer görmediğine dikkat çeken Uysal, "İnsanlarımız bunlara değer verme noktasında mesafeli duruyorlar. Ama camilerimiz çinilerimizle, hat sanatlarımızla, kubbelerimiz tenzil edilmekte; Kur'an'ın kapakları ebru sanatıyla güzel bir hale getirilmekte ve bu şekilde hizmet sunulmaktadır. Ancak buna yönelik gereken ilgi ve alakayı gösteremiyoruz." dedi.

"Sıcak savaşlarda silahların önemi neyse soğuk savaşlarda da sanatın önemi o kadar kıymetlidir"

Sanatın, toplumu etkileme gücünü de ele alan Uysal, sanatın insanların kalp ve ruhlarına hitap ettiğini belirtti. "İnsanlar ya kalemle veyahut kelamla muhataplarına hitap etmekte ve onu etkisi altına almaya çalışmaktadır" diyen Uysal, "Sanatla insanların kalplerini, ruhlarını fethedebilirsiniz. Sıcak savaşlarda silahların önemi neyse soğuk savaşlarda da sanatın önemi o kadar kıymetlidir. İnsanlar savaşlarda hedef olarak maddeyi ele alırken soğuk savaşlarda hedef maneviyattır. İslam sanatında insanların ruhuna ve maneviyatına hitap etme vardır. Necip Fazıl'ın güzel bir ifadesi var. Diyor ki, 'Sanat Allah'ı aramakmış, gerisi hep çelik çomakmış' gerçekten de öyle." ifadelerini kullandı.

"İslam sanatının bir amacı da tevhid ve tenzih ilkesini ortaya koymaktır"

İslam sanatının amacının, Allah'ın yüceliğini görmek olduğunu söyleyen Uysal, "İslam sanatının amacına değinirken birincisi nizam deliline değinmek lazım. Çünkü kainatta tamamıyla bir nizam ve düzenin var olduğunu görebiliyoruz. İslam sanatının amaçlarından bir tanesi de tevhid ve tenzih ilkesini ortaya koymaktır. Bu da Yüce Allah'ın tek yaratıcı olduğu ve noksanlıklardan münezzeh olduğunu ortaya koyma gayretidir." dedi.

"İslam sanatında hayatı kolaylaştırma gayesi var"

İslam sanatının manevi değerleri yüceltmek ve insanları doğru yolda tutmak amacı taşıdığını, bu nedenle sanatın toplumdaki rolünün büyük olduğunu belirten Uysal, son olarak şunları söyledi:

"Bir de İslam sanatında hayatı kolaylaştırma gayesi vardır. İnsanlar ilahilerle, müziklerle, bir takım ifadelerle maneviyatını besleyebilmektedirler. İslam dini bütün sanatlara genel anlamda olumlu yaklaşmıştır fakat putperestliğe götürebilecek faaliyetlere soğuk bakmıştır. Çünkü puta tapma meyli ortaya koyma ihtimali vardır. Bundan dolayı İslam sanatı put yapmayı uygun görmemiştir. Ama bunun yerine tezhip, hat sanatları, ebru sanatları gibi sanatları daha ön plana çıkarmış ve Müslümanlar tarafından revaç bulmuştur. Özellikle İslam sanatı, insanları küfre ve şirke götürüyorsa, maneviyatlarını tahrip ediyorsa bu İslam dininde uygun görülmemiştir. Ama bu sanatlar insanların manevi iklimini besliyorsa ve Allah'a yöneltiyorsa, Peygambere uygun bir ümmet yaşama biçimi sunuyorsa İslam dini buna cevaz vermiştir ve teşvik de etmiştir." (İLKHA)