İl Temsilcisi Mehmet Alban, bölgenin deprem riski taşıyan aktif fay hatları üzerinde yer aldığını vurgulayarak, bu konuda ciddi bir bilinç oluşturulması gerektiğini ifade etti.

Hafif ticari araçların çarpıştığı kazada 1 ölü, 5 yaralı Hafif ticari araçların çarpıştığı kazada 1 ölü, 5 yaralı

Alban, yaptığı açıklamada, “Doğu ve güney ölgelerimiz, Arabistan Plakasının sürekli olarak kuzeye doğru hareketi ve Avrasya plakasının altına dalması sonucu, konum olarak çok aktif bir tektonik kuşak içinde yer almaktadır. Plakaların birbirini sıkıştırması ve yıllık 20 milimetrelik birbirine yakınlaşması Kuzey Anadolu Fay Zonu, Doğu Anadolu Fay Zonu, Ölü Deniz Fay Zonu ve Bitlis Zagros Fay Zonu olarak dünyaca bilinen dört büyük fay zonunun oluşmasına ve bu fay zonlarının kavuştukları bir alanda da yoğun bir depremselliğe neden olabilmektedir. Bölgemiz tam da bu fayların birbirine ulaştıkları bir alanda yer almaktadır.” dedi.

6 Şubat 2023'teki Kahramanmaraş ve Hatay depremlerinin bu fay hattıyla ilişkili olduğunu hatırlatan Alban, “Bölge depremselliğinde en aktif rol alan faylardan sol yanal atımlı Doğu Anadolu Fayı da Bingöl Karlıova’dan başlar ve Bingöl, Elâzığ, Malatya, Adıyaman, Kahramanmaraş, Adana ve Hatay arasındaki bölgeden geçerek Kıbrıs yayına birleşir. Bu fay, tarih boyunca pek çok deprem üretmiştir. Asrın felaketine neden olan 2023 Kahramanmaraş ve Hatay depremlerini üretmiş ve 11 ilimizin çok ağır hasar almasına ve on binlerce canımızın yitirilmesine neden olmuştur. 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen yıkıcı deprem öncesinde AFAD tarafından hazırlanan İRAP (İl Afet Risk Azaltma Planı) raporunda depremin büyüklüğü ve oluşturacağı hasar yaklaşık olarak belirtilmiştir. Bu gerçeklik, maalesef depremi bildiğimiz ama dikkate almadığımızın göstergesi olmuş ve ağır sonuçlar doğurmuştur. Bu da gösteriyor ki bölgemizdeki bazı yerleşim yerleri belli fay hatlarına uzak olsalar bile, burada meydana gelen depremlerden ciddi bir şekilde etkilenmektedirler. Burada önemli olan bölgemizin hemen hemen tamamının deprem tehlikesi içinde olduğunun bilincine varılarak, yapı-zemin ilişkisi iyi kurulmuş yapıların yapılması ve denetimin sağlanması önem arz etmektedir.” ifadelerini kullandı.

kent merkezi ve ilçelerde yapı envanterinin çıkarılması gerektiğini belirten Alban, “Kentlerimizde afete maruz kalan alanlar, dönüşüm gerektiren bölgeler ve yeni yerleşim alanları tüm meslek disiplinlerince bilimsel normlara dayalı olarak değerlendirilmelidir. Bu süreçte, alanında Uzman Akademisyenler, AFAD, MTA, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlükleri, DSİ, Tarım ve Orman Müdürlüğü, Belediyeler, STK’lar ve Meslek Örgütlerinden oluşan bir komisyon öncülüğünde çalışmalar planlanmalıdır.” Şeklinde konuştu.

Alban, son olarak şunları söyledi:

“Bu bağlamda kent merkezi ve ilçelerde yapı envanteri çıkarılmalı, kaçak yapılar ile mühendislik açısından sorunlu yapılar, mağduriyet oluşturmadan kentsel dönüşüm sürecine dahil edilmelidir. Deprem üreten diri (aktif) faylarla ilgili 1:1000 ve 1:5000 ölçekli “Ayrıntılı Diri Fay Haritaları” hazırlanmalı, aynı zamanda “Deprem Master Planı” ve “Mikrobölgeleme çalışmaları” yürütülmeli ve raporlama bağımsız denetçiler tarafından kontrol ettirilmelidir. Bu çalışmalar, kent genelinde güvenli yapılaşma ve risk azaltma stratejilerinin oluşturulmasına katkı sağlayacaktır. Sıradan doğa olaylarının felakete dönüşmesini engellemeyen, doğal çevremizi ve biz dahil doğadaki diğer tüm canlı varlıkların yaşam hakkını korumayan, adı ve kaynağı ne olursa olsun bir türlü işlevsel hale getirilmeyen “İmar, Planlama, Yapı Denetim, Kentsel Dönüşüm, Yangın Yönetmeliği” gibi çoğunluğu kâğıt üzerinde kalan strateji ve belge düzenlemelerini kabul etmiyoruz! Deprem gerçeğini unutmadan, bilimsel ve sürdürülebilir bir anlayışla deprem risklerini azaltacak önlemler almak, kaybettiklerimizin anısına saygımızın en büyük göstergesi olacaktır. Unutulmamalıdır ki deprem değil, ihmal, tedbirsizlik ve denetimsizlik can alır! TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Bingöl İl Temsilciliği olarak, deprem güvenliğinin toplumsal bir sorun olduğunu bir kez daha vurguluyor; güvenli, sürdürülebilir ve sağlıklı kentlerin ve yaşam alanlarının inşasında tüm vatandaşlarımızı ve kurumlarımızı daha fazla sorumluluk almaya davet ediyoruz. Depremler her an olabilir; tek bir hazırlık bile, büyük kayıpların önüne geçebilir. Gelecek nesillerin güvenle yaşayabileceği bir ülke bırakmak için, deprem gerçeğini unutmadan, hazırlıklı olmalıyız.”  (İLKHA)

Kaynak: İLKHA