Ramazan ayının son cumasında idrak edilen "Dünya Kudüs Günü" münasebetiyle İLKHA muhabirine değerlendirmede bulunan ÖNDER İmam Hatipliler Derneği Genel Başkan Yardımcısı Sinan Özyurt, gençlere Filistin davasının anlatılması için öncelikle bilgi, bilinç, ümmet olma şuuru verilmesi gerektiğini, ardından da 'Filistin için ne yapılabilirim? Sorusuna cevap aranabileceğini ifade etti.

"Gücümüz neye yetiyorsa onu yapmakla mükellefiz"

Akşa Tufanıyla beraber başlayan sürecin hem Müslümanlara hem de tüm dünyaya çok şey öğrettiğini belirten Özyurt, "Gazze bize ve bütün insanlığa bir ayna tuttu. Bu aynada biz kendi ruhumuzu, kendi kalbimizi, boyumuzun ölçüsünü bir anlamda görmüş olduk. Bu süreçte elimizden geleni yapmaya çalıştık. Dua, boykot, bilinç oluşturma faaliyetleri için gayret etmeye çalıştık ama bunlar savaşı durdurmak, saldırıyı durdurmak için yeterli değil. Bunun için güce ihtiyaç var. Bunun için bütün Müslümanların birlik olup harekete geçmesine ihtiyaç var. Bu noktada maalesef bir adım atılabilmiş değil. Bu bizi bir umutsuzluğa sevk etmemeli. Biz doğru bildiğimiz yolda, mazlumun yanında, zalime karşı elimizden ne geliyorsa, gücümüz neye yetiyorsa onu yapmakla mükellefiz ve bu yolda da yürümeye devam etmeliyiz." dedi.

"Filistin davası, doğru bilgi ve bilinç oluşturarak anlatılmalı"

Her şeyden önce Filistin meselenin 18 aylık bir mesele olmadığının bilinmesi gerektiğini hatırlatan Özyurt, "Bu mesele yeni başlamadı. Bu mesele Gazze'nin bombalanmasıyla başlamadı. Bu mesele yüz yıllık bir mesele ve bu işgal de yeni bir işgal değil. Filistin yüzyıldır siyonistlerin işgali altında. Öncelikle burada meseleyi 4 başlıkta ele alabiliriz. Birincisi bilgilendirme, doğru bilgi. Bugün bilgiye ulaşmak çok kolay diyoruz. Her tarafta, elimizin altında akıllı telefonlar, tabletler, bilgisayarlar, internet var. Yazdığımızda hemen karşımızda bilgi çıkıyor fakat bu bilgi doğru mu? Bu bilginin doğruluğunu teyit etmemiz lazım. Onun için güvenilir kaynaklara ihtiyacımız var. Her şeyden önce kendimiz bu kaynaklardan bilgilenmek durumundayız. Sonra da rehberlik yaptığımız gençlere, çocuklara, doğru bilgiyi nasıl elde edebileceklerine dair bir yol yöntem göstermek durumundayız. Doğru bilginin kaynaklarıyla onları tanıştırmak durumundayız. Öğrencilerin, gençlerin seviyelerine göre uygun kaynaklarla onları buluşturmak birinci sorumluluğumuz. Sonra var olan, özellikle sosyal medyada ve internet ortamında paylaşılan bilgilerin doğruluğuna hemen kani olmamaları, bunları teyit etmek için bir çabanın içerisinde olmaları gerektiği bilincini onlara kazandırmamız lazım. Ayrıca Mescidi Aksa'nın Müslümanlar için ne anlama geldiğini de temel kaynaklarımıza dayanarak gençlerle paylaşmamız lazım. Mescidi Aksa Müslümanlar için ilk kıbledir. Bunun üzerinde durmamız lazım. Ayrıca Peygamber Efendimizin isra ve miracının mekânıdır. Bunun üzerinde de durmak ve öğrencilere bu anlamda bir bilinç kazandırmaya gayret etmek gerekiyor." diye konuştu.

"Meseleye ümmet bilinciyle bakılmalı, İslam düşmanlarının hepimizin düşmanı olduğu unutulmamalı"

‘Dünya Kudüs Günü’ münasebetiyle Silvan'da basın açıklaması ‘Dünya Kudüs Günü’ münasebetiyle Silvan'da basın açıklaması

Özyurt, "İkinci olarak da bilinç meselesini ele almamız lazım. Öğrencilerde bir Kudüs bilinci oluşturmaya gayret etmek gerekiyor. Kudüs bizim için neden önemli? Kudüs için ne yapabilirim? Filistin için ben ne yapabilirim? Böyle bir bilince sahip olmak gerekiyor. Yani bilginin sorumlulukla yoğrulması ve bir bilince dönüşmesi gerekiyor. Burada ilk olarak Kudüs ve Filistin bilinci, ikinci olarak da boykot bilincine sahip olmak ve bu bilinci de gençlere aktarma gerekiyor. Boykot konusunda da gençlerin ve çocuklar çok duyarlı olduğunu görüyoruz. Bu süreçte bazen büyüklerin eli bir ürüne gitse yanındaki çocuk onu uyarıyor ve 'bu boykot' diyor. Onun için çocukların ve gençlerin yapabilecekleri, ellerinden gelen en iyi şey boykot. Bu bilinci onlara kazandırmak gerekir. Ayrıca meseleye ümmet bilinci açısından gerekiyor. Kur'an-ı Kerim'de buyuruluyor. Müminler ancak kardeştir. Dolayısıyla biz hangi dilden, hangi ırktan, hangi kökenden geliyor olursak olalım, eğer müminsek kardeşiz, bir ümmet bilincine sahip olmamız gerekiyor. Ümmet için elimizden geleni yapmamız gerekiyor ve ümmetin düşmanlarının İslam ve Müslüman düşmanlarının hepimizin düşmanı olduğunu bilmemiz bu bilince sahip olmamız gerekiyor." şeklinde konuştu.

"Yaşananların duygusal anlamda anlaşılması için resim ve şiir yarışmaları yapılmalı, okullarda Filistin köşesi oluşturulmalı"

Meselenin üçüncü boyutunun duygu olduğunu aktaran Özyurt, "Duygu boyutunda da bizim orada yaşananları hissetmemizi sağlayacak faaliyetlere ihtiyacımız var. Özellikle oradaki çocuklarla, gençlerle Bizim gençlerimizin empati kurmasını, kendilerini onların yerine koyabilmesini ve yeri geldiğinde onları kendilerine tercih edebilmesini sağlayacak bir duygudaşlığa ihtiyacımız var. Bunun için de oradaki çocukların, oradaki gençlerin gerçek hikâyeleri var. Bu hikâyelerle öğrencilerimizi, gençlerimizi buluşturmak gerekiyor. Bu konuda sanat önemli bir araçtır. Okullarda yapılan yarışmalar var. Kudüs'le ilgili, Filistin'le ilgili, resim yarışmaları, şiir yarışmaları, kompozisyon yarışmaları veya kitap okuma yarışmaları var. Öğrencilerimizi bu yarışmalara katılmaya teşvik etmeliyiz. Ayrıca Filistin'deki çocukların çizdikleri resimleri öğrencilerle paylaşmak, oradan gelen fotoğraflardan uygun olanları yaş gruplarına göre onlarla paylaşmak, fotoğraflar üzerine, belgeseller üzerine, filmler üzerine onlarla sohbet etmek, konuşmak, onların düşüncelerini, duygularını dinlemek önemli diye düşünüyorum. Gençlerle bir dua iklimi oluşturmalıyız. Mesela bir öğretmen sınıfa girdiğinde belli bir vakti Filistin için, Müslümanlar için, mazlum coğrafyalar için duayı ayırabilir ve her gün bir öğrenciyi görevlendirebilir. O öğrenci sınıfta bir dua hazırlayıp gelir ve birlikte o duaya âmin diyebilir. Sınıfta bir pano oluşturup o panoya öğrenciler duaları asılabilir. Veya sloganlarını ürettikleri sloganları yazabilirler. Sınıfta bir 'Kudüs Köşesi, Filistin Köşesi' oluşturulabilir. O köşe şiirlerle, dualarla, sloganlarla donatılabilir." dedi.

"Birinci öncelik her zaman Gazze'dir, dünyadaki Müslümanlardır"

Filistin ve Gazze'nin başka gündemlerin gerisinde kalmaması gerektiğini vurgulayan Özyurt, son olarak şu ifadeleri kullandı:

"Dördüncü başlığımız da eylem ya da hareket başlığı olabilir. Biz doğru bilgi, bilinç ve duygudaşlıkla beraber ne yapmalıyız sorusunu kendimize sorarız ve bu bizi harekete geçirir. Bunların başında demin de bahsettiğimiz gibi boykot ediliyor, dua geliyor. Her birimiz duamızın başına kardeşlerimizi koymak durumundayız. Her namazdan sonra dualarımızda Filistin'e, Kudüs'e, Gazze'deki kardeşlerimize yer açmak durumundayız. Bizim için her zaman Gazze birinci gündem olmalı. Çünkü orada her gün kardeşlerimiz katlediliyor. Bir Müslüman için Müslüman'ın canı her şeyden daha kıymetlidir. Onun için öncelikle orada bu katliamlar sürerken, bu soykırım sürerken başka meseleleri öncelik haline getiremeyiz. Bizim için birinci öncelik her zaman Gazze'dir, dünyadaki mazlumlardır. Onları kendi meselemiz olarak görmeliyiz. Biz Gazze'ye bizim dışımızda bir mesele diye bakamayız. Gazze bizim bir parçamızdır. Yüz yıl önce, 120 yıl önce arada hiçbir sınır yoktu. Bu sınırlar suni sınırlar, sonradan oluşan sınırlar. Dolayısıyla bizim gönüllerimizde hiçbir sınır yok. Gönüllerimizin buluşması, her zaman o ümmet kardeşliği, müminlerin kardeşliği çizgisinde bir araya gelmesi gerekiyor. Onun için Peygamber Efendimiz bize ölçüyü vermiş ve 'müminler bir bedenin uzuvları gibidir. Onlardan birisinde bir rahatsızlık olursa bütün vücut o rahatsızlığı hisseder' buyurmuştur. Biz mümin olmanın gereği olarak bu rahatsızlığı hissetmek ve bunun için yapılması gerekeni yapmak zorundayız." (İLKHA)

Kaynak: İLKHA