New York Times'ın (NYT) analistlerin görüşlerine yer vererek hazırladığı habere göre ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna'daki çatışmayı çözme ve Avrupa müttefiklerine olan taahhütlerini azaltma yönündeki hamleleri Avrupa'nın "ölümüne ve yıkımına" yol açacak.

Onlara göre yeni Amerikan yönetimi Avrupa Birliği'ni sadece bir rakip olarak değil, aynı zamanda ekonomik ve hatta ideolojik bir tehdit olarak görüyor.

Gazeteye göre Trump'ın AB'nin "ABD'den yararlanmak için" kurulduğu yönündeki sözleri ve ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance'in Münih Güvenlik Konferansı'nda yaptığı ve Avrupa ülkelerindeki hak ve özgürlüklerin bastırılmasını eleştirdiği konuşma da bunu destekliyor.

NYT: Kayıtsızlık mı Düşmanlık mı? Trump'ın Avrupa Müttefiklerine Bakışı Alarm Veriyor

The New York Times'ın Avrupa'yı kapsayan baş diplomatik muhabiri Steven Erlanger'ın "Kayıtsızlık mı Düşmanlık mı? Trump'ın Avrupa Müttefiklerine Bakışı Alarm Veriyor" başlıklı kaleme aldığı makale şöyle:

Başkan Trump, göreve geldiği ilk dönemde Avrupa Birliği'ni "ABD'ye ticaret konusunda zarar vermek için kurulmuş bir düşman" olarak tanımlamıştı.

Çarşamba günü bir kabine toplantısında suçlamayı tekrarladı, ancak daha kaba bir dille: "Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri'ni kazıklamak için kuruldu. Amacı bu ve bunu iyi başardılar."

Daha sonra Avrupa'ya otomobil ve diğer mallara yüzde 25 oranında gümrük vergisi getirmeye hazırlandığını söyledi.

Trump'ın Rusya'ya destek vermesi ve Avrupa'nın kendi başının çaresine bakması gerektiği yönündeki uyarılarının ardından, başkanın son saldırısı, Avrupalı ​​liderler ve analistler arasında, kendisi ve sadık destekçilerinden oluşan ekibinin, Amerika'nın Avrupa'daki geleneksel müttefiklerini sadece ticarette değil, hemen her konuda rakip olarak gördüğü görüşünü daha da pekiştirdi.

"Amerika'nın daha az güvenilir ve öngörülebilir bir müttefik olduğu yönünde yaygın bir görüş var"

Bazı yetkililer ve analistler Trump yönetimini Avrupa'ya karşı sadece kayıtsız olarak görüyor; diğerleri ise açık düşmanlık görüyor. Ancak temel ilişkinin değiştiği ve Amerika'nın daha az güvenilir ve öngörülebilir bir müttefik olduğu yönünde yaygın bir görüş var.

Trump NATO'yu reddetti ve ittifak için uzun zamandır var olan başlıca tehdit olan Rusya ile aynı safta yer aldı. Başkan Yardımcısı JD Vance, aşırı sağ partilere kapı açılması çağrısında bulunurken Avrupa demokrasisine saldırdı. Trump'ın milyarder danışmanı Elon Musk, Avrupa liderlerine karşı küçümsemeler yağdırdı ve Almanya'daki aşırılıkçı bir partiyi açıkça destekledi.

Avrupa liderleri için aynı derecede şok edici olan, Amerika Birleşik Devletleri'nin bu hafta Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini Birleşmiş Milletler'de kınamayı reddetmesiydi. Bunun yerine müttefiklerinden koptu ve hepsi otoriter hükümetler olan Rusya, Belarus ve Kuzey Kore ile oy kullandı.

Avrupa liderleri hasarı değerlendirmek ve azaltmak için çabalıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'dan sonra İngiltere başbakanı Keir Starmer Perşembe günü Beyaz Saray'a geliyor. Hâlâ Trump'ı Ukrayna'yı terk etmemeye ve Avrupa'da kalmaya ikna etmeyi umuyor. Ancak Trump kendisini bir bozguncu olarak tanımlıyor ve Macron, baştan çıkarma girişiminin karşılığında pek bir şey elde edemedi.

Almanya'nın gelecek şansölyesi olma ihtimali bulunan 69 yaşındaki muhafazakar siyasetçi Friedrich Merz, kendisi ve ülkesinin onlarca yıldır bağlı olduğu Atlantik ötesi ilişki konusunda güçlü şüpheler dile getirdi.

Merz, Pazar akşamı partisinin Almanya seçimlerinde en fazla oyu almasının ardından, Trump'ı dinledikten sonra, "Amerikalıların, en azından Amerikalıların bu kesiminin, bu yönetimin, Avrupa'nın kaderine büyük ölçüde kayıtsız olduğu açık" dedi.

O, NATO üzerindeki Amerikan nükleer şemsiyesinin kalıp kalmayacağını, hatta ittifakın varlığını sürdürüp sürdürmeyeceğini merak ediyordu.

"Benim mutlak önceliğim, Avrupa'yı mümkün olan en kısa sürede güçlendirmek olacak, böylece adım adım ABD'den gerçekten bağımsızlığa kavuşabiliriz." dedi Merz.

Onun (Merz) yorumları, Avrupa liderlerinin ABD'nin Ukrayna konusundaki politika değişikliği ve belki de daha çok Avrupa hükümetlerini küçümseyen ve Rusya'yı destekleyen aşırı sağ partilere verdiği açık destek karşısında duydukları şaşkınlığın dikkate değer bir ölçüsüydü.

Merz'in açıklamaları, o zamanlar Almanya başbakanı olan Angela Merkel'in Trump ile tartışmalı ittifak toplantılarından sonra yaptığı 2017 açıklamasını hatırlattı: "Başkalarına tamamen güvenebileceğimiz zamanlar-bir nebze geride kaldı." demiş ve Avrupalıları "kaderimizi kendi ellerimize almaya" teşvik etmişti.

Yorumları potansiyel olarak sismik bir değişim olarak değerlendirildi, ancak Avrupa güvenlik politikasında gerçek bir yeniden yönlendirme asla gerçekleşmedi. Alman Uluslararası ve Güvenlik İşleri Enstitüsü'nde güvenlik politikasını yöneten Claudia Major, meselelerin artık daha ciddi olduğunu söyledi.

Major, “Vance, Münih'te bir kültür savaşı ilan etti ve şöyle dedi: 'Bize katılın ya da katılmayın. Bizim doğru değerlerimiz var ve sizin yanlışlarınız var,'" dedi. Major, bu konuşmanın, "bize özgürlüğümüzü ve demokrasimizi geri getiren ülkenin bize karşı döndüğünü" açıkça ortaya koyduğunu ekledi.

Major, değerlendirmelerinde yalnız değil. Birkaç analist, Trump yönetiminin eylemlerinin Avrupa'ya karşı sadece kayıtsız olmadığını, aynı zamanda onu bozmaya çalıştığını gösterdiğini söyledi. Bu ayrım, Avrupa'nın nasıl tepki verebileceği konusunda gerçek sonuçlar doğuruyor.

"Avrupa'yı yok etme niyetinin olduğuna şüphe yok"

İtalya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü müdürü Nathalie Tocci, "Ukrayna'dan başlayarak Avrupa'yı yok etme niyetinin olduğuna şüphe yok" dedi ve  "Aşırı sağın güçlendirilmesi, Avrupa Birliği'ni yok etme hedefinde etkili." diye ekledi.

Tocci, bunun nedeninin, Trump yönetiminin Avrupa'yı yalnızca bir rakip olarak değil, aynı zamanda ekonomik ve hatta ideolojik bir tehdit olarak görmesi olduğunu söyledi.

Avrupa Birliği, dünyanın en büyük ticaret bloğu olup, ekonomik ve gümrük vergileri açısından Washington'a karşılık verme kapasitesine sahip olup, Trump'ın ilk döneminde karşı çıktığı "ekonomik düşmanı" temsil ediyor.

Bu güç, liderleri Trump'ı çevreleyen ve ona sübvansiyon sağlayan ileri teknoloji ve sosyal medya şirketlerine karşı kullanılıyor, tıpkı sosyal medya platformu X'in sahibi olan Musk gibi. Onlar da Columbia Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Anu Bradford'un dediği gibi "Brüksel Etkisi"ni zayıflatmakla ilgileniyorlar.

Brüksel Etkisi, Avrupa Birliği'nin küresel kurallar ve normlar oluşturma gücüdür ve özellikle iklim düzenlemeleri, dijital rekabet, platform hesap verebilirliği ve yapay zeka alanlarında önemlidir.

Ancak bazıları, Trump yönetiminin bu tehdidi ortadan kaldırmayı gerekli görmesi halinde, Avrupa ülkelerinin Beyaz Saray'ı yatıştırmak için yapabileceği pek bir şey olmadığı konusunda uyarıyor.

İtalya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nden Bayan Tocci, Trump ve ekibinin "aşırı sağı zorlamak ve Avrupa demokrasisini yok etmek için yola çıktıkları takdirde, Avrupa'nın Amerikan LNG veya silahlarını satın almasının hiçbir önemi olmayacak" dedi ve bağımlılığı artırarak, "bir tür çifte intihar" olabileceğini ekledi.

Şeyh Ömer Abdurrahman rahmetle yad ediliyor Şeyh Ömer Abdurrahman rahmetle yad ediliyor

ABD-Avrupa ilişkileri, geçmişte Irak veya Afganistan veya hatta Vietnam konusunda önemli stratejik tartışmalar yaşanmış olması nedeniyle döngüler halinde ilerleme eğilimindedir. Ancak şimdi çatışmalar aynı anda ideolojik, stratejik ve ekonomiktir, diyor Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nde eski bir NATO ve Fransız yetkilisi olan Camille Grand.

"Aynı anda üç cephede düşmanlıkla karşılaşmak Avrupalılar için oldukça şok edici"

Grand, "Aynı anda üç cephede düşmanlıkla karşılaşmak Avrupalılar için oldukça şok edici. Üçünü bir araya getirdiğinizde artık bir ortak değil, bir rakip ve hatta belki de bir düşman olup olmadığınızı merak edebilirsiniz." dedi.

"Avrupa'daki her ülke Washington'a kıyasla nerede olduğunu yeniden değerlendiriyor" diye ekleyen Grand, net olmayan şeyin, Trump'ın ilk döneminde olduğu gibi, "sizi hasta eden ama başladığınız yere geri döndüğünüz tatsız bir hız trenine binip binmeyeceğiniz veya tüm ilişkinin şimdi raydan çıkıp çıkmayacağı." olduğunu savundu.

Litvanya'nın Vilnius kentindeki Jeopolitik ve Güvenlik Çalışmaları Merkezi'nin direktörü Linas Kojala, sakin olunması gerektiğini söylüyor çünkü "uzun bir süre boyunca ABD güvenlik garantisine gerçek bir alternatif yok." Ona göre, "Transatlantik ilişkilerinin çöktüğünü ilan etmek, görünürde başka hiçbir gemi olmadan okyanusun ortasındaki bir gemiden inmek gibi olurdu."

Dolayısıyla şimdilik Avrupa'nın Trump'ın eleştirilerini "yutması" ve "ilişkiyi sağlam tutmak için mümkün olan her şeyi yapması" gerektiğini söylüyor.

Ancak İngiltere'nin dış istihbarat servisi MI6'nın eski şefi Alex Younger geçen hafta BBC'ye yaptığı açıklamada, eski haline dönmesinin pek olası olmadığını söyledi. "Genel olarak uluslararası ilişkilerin kurallar ve çok taraflı kurumlar tarafından değil, güçlü adamlar ve anlaşmalar tarafından belirleneceği yeni bir çağdayız" dedi.

Şu anda Washington'daki Atlantic Council'da görev yapan eski savunma bakanlığı yetkilisi Matthew Kroenig, kendisini "normal bir Cumhuriyetçi" olarak tanımlıyor ve "Son birkaç haftadır biraz fazla histeri yaşandığını" söylüyor.

Kroenig, sonuçta Trump'ın ilk döneminin "müttefiklere karşı çok sert söylemler ve Putin'e karşı çok saygılı bir dil" ile anıldığını, ancak sonunda NATO'nun güçlendiğini söyledi.

"Rusya'yı, Amerika'nın dünyadaki rakipleri için daha güçlü, iddialı ve daha cazip bir müttefik haline getiriyor"

Diğerleri ise daha az emin.

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nden Nigel Gould-Davies, Ukrayna'daki Rusya ile ilgili olarak, "Trump, saldırganı savaşmayı bırakmaya ikna etmek için temel çıkarlar konusunda uzun süredir sahip olunan pozisyonlardan hızlı ve tek taraflı olarak taviz verme politikası izliyor" dedi.

"Böyle bir politikanın yerleşik adı, 'stratejik teslimiyet'tir" diye ekledi. O, "Trump'ın arzuladığı sonucu üretip üretmeyeceği belli değil" dedi.

Açık olan şey ise müttefiklerin Amerika Birleşik Devletleri'nin güvenilirliğine ve sağduyusuna olan güvenini baltaladığıdır.

Bu durum, Avrupa'daki eski müttefikleri tehlikeye atıyor.

Ve (Davies) "Rusya'yı, Amerika'nın dünyadaki rakipleri için daha güçlü, iddialı ve daha cazip bir müttefik haline getiriyor" dedi. (İLKHA)

Kaynak: İLKHA