Prof. Dr. Yusuf Doğan, Mardin’de son aylarda yağışların mevsim normallerinin çok altında seyretmesi, özellikle kuru tarım yapılan arazilerde ciddi verim kaybına yol açtığını vurguladı.
Art arda gelen kurak mevsimlerin tarım ve hayvancılık üzerindeki etkilerini değerlendiren Doğan, iklim verilerine dayanarak çarpıcı tespitlerde bulundu.
Doğan, yağış miktarının geçen yıla oranla dört kat azaldığını belirterek, “Mardin’de son zamanlardaki yağış durumu ne yazık ki istenilen düzeyde değil. İklim verilerine dayanarak bunu aktarabiliyoruz. 2023 ile 2024’ün 5 aylık periyotlara bakıldığında, 2023’ün kasım ve aralık, 2024’ün ocak, şubat ve mart yağışlarına bakıldığında o dönemde yaklaşık olarak 630 milimetrelik bir yağış olduğunu söyleyebiliriz. Aynı döneme ait bu seneki verilere bakıldığında ise 2024 kasım, aralık ve 2025 ocak, şubat, mart ayı verileri gözlemlendiğinde bu yağışın çok düşük olduğunu görebiliyoruz. Bu da yaklaşık olarak 165 milimetrelik bir yağış olduğunu ve bir önceki seneye göre ortalama 4 kat bir azalma meydana geldiğini söyleyebiliriz.” şeklinde aktardı.
“Kuru tarımda artık verim almak zor”
Mardin’in ekim alanlarına da değinen Prof. Dr. Doğan, özellikle kuru tarım yapılan arazilerin durumuna dikkat çekerek, “Mardin’e genel anlamda bakıldığında 3,1 milyon dekarlık bir ekim alanı var. Bunun içerisinde 2,5 milyon dekarlık tahıl ve baklagil yetiştiriciliği yapılmakta. Bunun da yaklaşık yüzde 60’ı sulu, yüzde 40’ı ise kuru tarım yapıldığından o dönem bitki vejetasyon süreci bizim için ekimin yapıldığı dönemdir. Ülkemizde genelde kasım ayı itibariyle yapılıyor. Günümüze göre bir kıyaslama yapıldığı zaman geçen seneye oranla azalışın olduğunu ve kuru tarımda artık verim alınamayacağını göstermektedir. Çünkü sonuç itibariyle arazilerde kuru tarımın yapıldığı buğday ve arpa ürünlerinde kuruma meydana geldiğini ve vejetatif kısmını geçip generatif döneme geçtiğini ve ortalama 10 ile 15 santim arasında kısa kaldığını görebiliyoruz.” ifadelerine yer verdi.
“Kuru tarımın yapıldığı yerlerde ciddi manada kuraklık kendini göstermekte”
Kuraklığın nedenlerine ve sonuçlarına da açıklık getiren Prof. Dr. Doğan, “Bunun temelinde de özellikle ocak, şubat ve mart aylarında istenilen yağışın olmaması, bitkinin vejetasyon sürecinin olumlu bir şekilde tamamlanmadığının bir göstergesi olarak karşımıza çıkmıştır. Çünkü bizde bitki yetiştiriciliği yapıldığı zaman özellikle de tahıl ve baklagillerde kritik periyot bizim için çok önemlidir. Bu kritik periyot içerisinde de bitkinin arazide ekimi yapıldıktan sonraki yağışların homojen ve aylara göre istenilen düzeyde olması bitki gelişimi için önemlidir. Ne yazık ki bu sene itibariyle istenilen düzeyde yağışların olmaması nedeniyle kuru tarımın yapıldığı yerlerde ciddi manada kuraklık kendini göstermekte. Bu saatten sonra özellikle kuru tarımın yapıldığı alanlarda yağışta bir fayda beklemiyoruz. Ancak sulu tarımın yapıldığı yerlerde mevcut sulama suyu sayısını azaltmaya yönelik olduğunu söyleyebiliriz.” dedi.
Doğan, alternatif tarım uygulamaları ve güncel duruma da değinerek, “Tarım bölgelerinde araştırma yapıldığında ilk dönemlerde çıkışların tamamlanıp kuraklıkla beraber sürümler yapıldı. Onun yerine artık ikinci ürün mısır ekimi gerçekleştirilecek. Bu sulu alan için geçerlidir ama suyun olmadığı alanlarda ise tarla bırakıldı ya da hayvanlar tarafından otlanma alanı olarak bırakıldı. Onlardan herhangi bir ürün elde edilmedi ne yazık ki.” ifadelerini kullandı.
“Ocak, şubat, mart düzeyinde yağan yağışlar, toprağı sadece ıslatabildi”
Doğan, nisan ayında beklenen yağışların sadece meyve ağaçları ve su kaynakları açısından önemli olacağına dikkat çekerek, “Şu an genel anlamda nisan ayı içerisinde yağış gözüküyor. Çünkü daha önceki dönemlerde ocak, şubat, mart düzeyinde yağan yağışlar, toprağı sadece ıslatabildi. Toprağın yaklaşık olarak 5 ile 10 santim derinliklerine inebildi. Bu da yağışın az olmasından kaynaklı bir durum. Ancak bu günlerde yağış bekleniyor. Bu yağışların en azından meyve ağaçlarının faydalanması için önemli olduğunu, özellikle de su havzalarının dolması, su rezervlerinin artması, akarsuların, göletlerin, barajların dolması açısından da önemlidir. Özellikle de malum olduğu üzere bölgemizde küçükbaş hayvancılık dağlık kesimlerinde yapılmaktadır. Bu da meraların üzerinde olumlu bir etki yaptığını söyleyebiliriz.” şeklinde belirtti.
Son olarak Doğan, suyun tasarruflu kullanımının geleceğe miras bırakılması gereken bir değer olduğunu vurgulayarak, “Su tasarrufu bizim için oldukça önemli. Bunu sadece mevcut suya bakıldığı zaman mevcut su kaynaklarımızın yaklaşık yüzde 70’e yakın tarımsal girdi olarak kullanılmakta. Bunun daha düzenli bir şekilde yapılabilmesi için basınçlı sulama yöntemine kesinlikle geçilmesi gerekiyor. Çünkü her bırakılan suyun geri dönüşü telafisi olmadığı için su tasarruflu bir şekilde kullanılarak geleceğimize, gelecek çocuklarımıza suyun miras olarak bırakmak gerektiğini söylemek mümkündür.” ifadelerini kaydetti. (İLKHA)