Hollanda Den Haang'da Almanya ve Müslüman Topluluklar Birliği (UMID) tarafından kutlu doğum program düzenlendi.
Sunuculuğunu Ercan Buzoba'nın yaptığı program, Mücahit Haksever Hoca’nın okuduğu Kur'an-ı Kerim'le başladı.
UMID tanıtım sinevizyonunun ardından Hollanda Denk Partisi Hollanda Temsilcileri Meclisi Üyesi Doğukan Ergin ve Hicret Camii yönetim Kurulu Başkanı Burhan Kılıç, birer selamlama konuşması yaptı.
Etkinlikte okunan mevlid-i şerifin ardından ilahi ve ezgiler seslendirildi.
Canlı performans sergileyen sanatolia Tamer Barış Ülger Gazze'de yaşanan katliama vurgu yaptı.
Hazreti Muhammed’in, Müslümanlara aktardığı değerleri Müslümanların çok iyi bir şekilde toplumu aktarmadığı için büyük sorunların yaşandığını belirten Doğukan Ergin, Peygamber Efendimizin bize anlatmış olduğu o güven toplumundaki insan profiline acilen uymamız gerektiğini kaydetti.
Burhan Kılıç ise konuşmasında “Avrupa toplumunda Müslüman olmak, yalnızca bir inanç uygulaması değil; birlikte yaşadığımız toplumda güven, saygı ve dayanışma inşa etme, bir temsili omuzlama sorumluluğudur." şeklinde konuştu.
Kılıç, "Bu bağlamda, her bir Müslümanın sözünün incelikli, adalet ve samimiyet temelinde seçilmiş olması, karşımızdakinin haklarını gözetirken, kendi kimliğimizle gurur duymamız gerektiğini ortaya koymamız gerekir. Her davranışımız, komşularımıza, iş arkadaşlarımıza ve sosyal çevremize huzur, güven ve dayanışma hissi vermeli. İçten yapılan bir tebessüm, muhabbet en sıcak köprüyü oluşturan en ince, en samimi bir davranış şeklidir. Her selamlaşmamız içtenlikle ve sıcaklıkla dolu olmalı. ‘Selamunaleyküm’ samimiyetin en sade tezahürüdür. Her ziyaretimizde kapıyı açan ve misafir eden olarak evimizi sadece görsel anlamda değil, yüreğimizi ve misafirliğe gelen kardeşimize güven ortamını da sağlamalıyız. Ama en önemli husus, muhatabımıza kalbimizi açmalıyız. Muhatabımıza, kalbimize giden bir köprü oluşturmalı, bunu hissettirmeliyiz." ifadelerini kullandı.
"Allah bizi insanlığa şahit olarak gönderdi"
Siyer Vakfı Kurucusu Mehmet Emin Yıldırım ise "Eğer biz Ümmet-i Muhammed'in şahit bir ümmet olduğuna inanıyorsak ki öyle, Allah bizi insanlığa şahit olarak gönderdi. Şahit bir ümmet olarak biz bu görevimizi ve bu misyonumuzu bilirsek, hiç kimseye bu manada bir fatura etmeyiz. Biz bilmiyoruz kimin ne olduğunu? Büyük şeytanı da biliyoruz, küçüğünü de biliyoruz. Küçüğünün arkasında duran büyükleri de biliyoruz. Hepsinin şeytana, şeytan olarak hizmet ettiklerini çok iyi biliyoruz. Biz faturayı, dış güçler, küresel güçler, şunlar, bunlar deyip işin içinden çıkamayız. Eğer biz Kur'an'a iman etmiş insanlar olarak, kendimizi Kur'an'ın inşa ettirdiği insanlar olarak takdim etseydik şunu açıkça söyleyecektik ki, Ümmet-i Muhammed bozulduğu için insanlık bozuldu. Çünkü maya bizim. Biz mayalıyoruz insanlığı. Allah bizi seçti. Son ümmet olarak, son topluluk olarak maya olan biz olduğumuz için, şahit olan biz olduğumuz için olması gereken aslında bizim asli kodlarımızla varlığımızı devam ettirmek olmalıydı." şeklinde konuştu.
"Müslüman bulunduğu her yerde kendisine benzetir insanları"
Yıldırım, "Dolayısıyla burada biz kendi misyonumuzu, görevimizi, sorumluluklarımızı iyi bilelim ve kimseye bu manada topu atmayalım. İkinci soru da şu: Ümmet-i Muhammed bozulduğu için mi ailelerimiz bozuldu? Ailelerimiz bozulduğu için mi Ümmet-i Muhammed bozuldu? Emin olun bu sorunun cevabı da belli. Müslüman ne olursa olsun, dünyanın neresinde olursa olsun, şartlar ne kadar ağır olursa olsun, sorumluluğu bellidir. Sağına soluna, önüne arkasına bakmadan imanının sorumluluğunu yerine getirir. Müslüman kimseye benzemez. Bulunduğu her yerde kendisine benzetir insanları. Kendisi etkiler. Hiçbir Müslüman etkilenen olmaz. Eğer iman etmişse ve o imanın gerekçelerini getiriyorsa her zaman için Müslüman etkileyen olur. Dolayısıyla hiçbir zaman bu konuda ortam şöyle oldu, şartlar böyle oldu deyip faturayı sadece şartlara ortama kesmez." dedi.
Yıldırım, son olarak, "Biz biliyoruz ki bir Mus'ab ile mayaladı Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve sellem) Yesrib'i. Biz biliyoruz ki Cafer ile mayaladı Habeşistan'ı. Biz biliyoruz ki Sad bin Ebi Vakkas ile mayaladı koca bir Sasani toprağını. Biz biliyoruz ki Ebu Ubeyde İbni Cerrah ile mayaladı koca bir Roma İmparatorluğunu. Bir mümin bu kadar değerlidir ve asla bir mümin etrafına, şartlara, başkalarına bakarak bu manada bazı şeyleri ortaya koymaz." ifadelerini kullandı.
Program yapılan dua ile son buldu.
Programda ayrıca Siyer Yarışmasında dereceye giren yarışmacılara UMID Başkanı Tahir Çiçek tarafından hediyeleri takdim edildi. (İLKHA)