İyiliğin sadece dini bir yükümlülük olmadığını vurgulayan Alakuştekin, iyiliğin hem bu dünyada hem de ahirette insana fayda sağlayacağını ve iyiliğin toplumsal sorumluluk olduğunu belirtti.
“Şüphesiz insan, hüsrandadır, ziyandadır. Ancak salih amel işleyenler ve iyilik yapanlar müstesnadır.”
Alakuştekin iyilik kavramı üzerine, "Allahu Teâlâ, Kur'an-ı Kerim'de Asr suresinde, 'Asra yemin olsun!' buyuruyor. Asır kelimesi, zaman anlamına da gelir; müfessirler bunun asıl manasının zaman olduğunu ifade etmişlerdir. Bazılarına göre ise asr, ikindi namazıdır. İkindi namazının seçilmesinin gayesi, insanların akşama doğru dünyevi işlerine yoğunlaşıp ihmale gelip, namazı unutmaları olasılığına karşı, Allahu Teâlâ'nın özellikle bu zaman dilimine ithafen asra yemin etmesidir. İmam Şafi şöyle demiştir; 'Bu sure, Kur'an-ı Kerim'in dörtte birine tekabül etmektedir.' Bu surenin çok önemli olduğuna dikkat çekmiştir ve gerçekten de öyledir. Çünkü Allah, asra, yani zamana veya ikindi namazına yemin ederek, ‘Şüphesiz insan, hüsrandadır, ziyandadır. Ancak salih amel işleyenler ve iyilik yapanlar müstesnadır.’ buyuruyor.” dedi.
“İyi olan insan, psikolojik olarak, maddi ve manevi olarak her zaman iyi konumda olur”
İyiliğin sadece dini bir yükümlülük olmadığını vurgulayan Alakuştekin, "İyilik olmazsa olmazdır. İyi olmanın, bir dine inanmak ya da bir dine tabi olmak için bir zorunluluk değildir. Yani insanın yaratılış gayesi itibariyle iyilik, onun bedeninde ve aklında vardır. Bir din veya Peygamber gelmediği zaman da insan, iyiliğin ve kötülüğün ne olduğunu aklıyla idrak edebilir. Dolayısıyla, iyiliğin hem insanın bu dünyasında hem de ahiretinde getirdiği faydalar vardır. İyi olan insan, psikolojik olarak, maddi ve manevi olarak her zaman iyi konumda olur. Yani, ruhen rahat olur. Ancak bir insan eğer iyilik yapmıyorsa, hep kötülüklerin peşinde koşuyorsa, o insanın ruhunda her zaman sıkıntılar olur ve kendisi ruhen bir bunalım içerisinde olur. Onun için İslam’ın en önemli konularından birisi de budur.” ifadelerini kullandı.
“İnsan her zaman iyi olmalıdır ve iyilik penceresinden bakmalıdır”
Kur'an-ı Kerim'deki bir ayeti hatırlatarak da iyiliğin toplumsal sorumluluk olduğunu belirten Alakuştekin, “Kur'an-ı Kerim’de Allahu Teâlâ, 'Sizden bir topluluk bulunsun ki, iyiliği emredip kötülükten sakındıran bir topluluk olsun.' buyuruyor. Allah, bizden bunu istemektedir. Dolayısıyla, bu iyiliği ne zaman yapacağımız konusunda, her zaman bir insanın iyi olması gerekir. Yaş itibarıyla, hangi yaşta olursa olsun, konum itibarıyla, hangi konumda olursa olsun, mevki ve makam bakımından, her zaman iyi olmalıdır ve iyilik penceresinden bakmalıdır.” şeklinde konuştu.
“Ramazan ayında özellikle, insanın kendisine, ailesine, topluma, akrabalarına karşı iyi davranması gerekir”
Ramazan ayında iyiliğin önemine de değinen Alakuştekin, “Ramazan ayında özellikle, insanın kendisine, ailesine, topluma, akrabalarına karşı iyi davranması gerekir. Çünkü Ramazan, evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem azabından kurtuluş olan ve bizim hayat felsefemizi ortaya koyan, yaşam biçimimizi şekillendiren bir aydır. Kur'an-ı Kerim bu ayda nazıl olmuştur. Kur'an’ın olmazsa olmaz öğretilerinden biri, insanın iyilik üzerine yaşaması ve iyiliği yaymasıdır.” diye belirtti. (İLKHA)