Mardin’in Kızıltepe ilçesinde Peygamber Sevdalıları tarafından düzenlenen “Şehadet Ayı” programı, Halı Caddesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

Samsun için kar yağışı uyarısı: Zorunlu olmadıkça trafiğe çıkmayın Samsun için kar yağışı uyarısı: Zorunlu olmadıkça trafiğe çıkmayın

Program, Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Ardından katılımcılara sinevizyon gösterimi sunuldu.

Programa, Şehitler Kervanı Platformu Başkanı Ömer Çelik konuşmacı olarak katıldı.

Açılış konuşmasını Mehmet Bilgiç’in yaptığı etkinlik, Ahmet Sinan Gök tarafından yapılan duayla sona erdi.

Ömer Çelik’in konuşmasının ardından Özlem Ajans ilahi ses sanatçıları sahne alarak ilahi ve ezgiler seslendirdi. Salondaki katılımcılar, okunan ilahilere eşlik ederek duygu dolu anlar yaşadı.

Şehitler Kervanı Platformu Başkanı Ömer Çelik, dünyaya bakış açısının ve şehitlik bilincinin önemine değinerek, İslam’ın mağlubiyet tanımadığını vurguladı.

Çelik, şu ifadeleri kullandı: “Ne zaman dünyaya daldıysak, Allah Celle Celâluhu, İslam ümmetini yani bizleri çok ağır bela ve musibetlerle imtihan etmiş ve bizi kendimize getirmiştir. Değerli kardeşlerim, şehitlik nedir, şehit kime denir? Ben bunun üzerinde durmayacağım. Elhamdülillah bu konuda tüm kardeşlerim bu bilince sahiptir. Şehitlik ve şahadet İslami bir kavramdır. İslam’ın getirdiği bir kavramdır. İslam’ın sahibi de Allah’tır. Dolayısıyla şehit kimdir? Şehit şahadet nedir, şehit kime dönüp bunu yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de belirtmiş, Efendimiz (s.a.v.) de hadis-i şeriflerinde belirtmiştir. Biz bunun üzerinde durmayacağız. Bizim özellikle üzerinde durmamız gereken konu, dünyaya bakış açımızdır. Galibiyet ve mağlubiyete bakış açımızdır. Çünkü şehitlik ve şahadet bilincini yitirmemizin ana sebebi bu meseledir. Bu bakış açısıdır.”

İslam dininde asla mağlubiyetin olmadığını vurgulayan Çelik, “Bizler öyle bir dinin müntesibiyiz ki, bu dinde mağlubiyet yok. Ölsek de galip biz, kalsak da galip biz, yensek de galip biz, yenilsek de galip biz. Rabbimiz öyle buyuruyor ki, ‘Üzülmeyin, gevşemeyin. Eğer inanmışsanız üstün gelen sizlersiniz’. Dünya hayatı kısadır. 70-80 yıllık bir hayattır. Bu hayatın son 20 yılı ve ilk 20 yılı zillet içerisinde geçer. Bizler ilk 20 yılımızda bir şey anlamıyoruz. Çocukluk dönemi, gençlik dönemi, anneye babaya muhtaç olduğumuz dönem. Nasıl geçti, bilmiyoruz, anlamıyoruz. Çünkü bize ait bir şey yok. Son 20 yıl da öyledir ki, son 20 yılda artık hastalıklarla uğraşıyoruz. Sıkıntılarla uğraşıyoruz, dertlerle uğraşıyoruz, çocuklarımızın geleceğiyle uğraşıyoruz. Çocuklarımız yetmiyor, bir de torunlarımıza uğraşıyoruz, onlara kölelik yapıyoruz, geriye kalıyor 20-25 yıl gibi kısa bir zaman. Oysa Rabbimiz Celle Celâluhu, bize ebedi bir hayat bahşetmiş, bize ebedi bir hayat sunuyor. Onun için çalışın, onun için mücadele edin diyor.” şeklinde aktardı.

“Bize verilen mükâfat o kadar yücedir ki, inanın dünyada hiçbir karşılığı yok”

Allah yolunda mücadelenin önemine değinen Çelik, “Mutaffifin suresinde yüce Rabbimiz, ‘O gün müminler yüksek tahtlar üzerinde otururlar. Allah’ın kendilerine vermiş olduğu ikramın sevinci, yüzlerinden okunur. Onlara bir şarap ikram edilir ve o şarabın mührü misk ile vurulmuştu.’ Yüce Allah, ne için yaşamamız gerektiğini, ne için mücadele etmemiz gerektiğini belirtiyor. Ayeti kerime bina kurmak için değil, arabalar almak için değil, mal biriktirmek için değil. Yarışanlar diyor. Bunun için yarışın çünkü ebedi bir hayattır. Allah muhafaza, ya ebedi ateş ya ebedi kurtuluş. Daha bundan büyük bir mükâfat olur mu? ‘O zaman müminlerden kim cehennemden kurtulup cennete girmeye hak kazanmışsa, işte gerçek kurtuluş budur.’ Bütün mesele o, cehennemden kurtulup cennete girmeye hak kazanmak, ebedi bir hayat. Oysa dünya hayatı çok kısadır. Hemen gelip geçiyor. 60 yaşına merdiven dayalı, nasıl geçti bilmiyoruz. Ömür nasıl geçti, bilmiyor musun? Ama hayıflanıyoruz. Planlıyoruz, üzülüyoruz. Şahsen ben kendi adıma söyleyeyim, üzülüyorum, hayıflanıyorum. Neden, niçin daha fazla hizmet etmedim, ne için daha fazla mücadele etmedim, niçin daha fazla çalışmadım, niçin ölmedim, niçin şehit olmadım diye hayıflanıyor insan. Keşke daha fazla çalışsaydım. Keşke daha fazla yapsaydım. Keşke daha fazla mücadele etseydik. Çünkü bize verilen mükâfat o kadar yücedir ki, inanın dünyada hiçbir karşılığı yok. Hiçbir şey onu karşılamaz.” ifadelerine yer verdi.

Allah’ın dinini yüceltmek için gece gündüz çalışalım”

Yüce Allah’ın yüce davası için gece gündüz çalışılması gerktiğini aktaran Çelik, “Cenâb-ı Allah, kafirlerin ateşe atıldıkları zaman, ‘Dünya ve onun bir mislini fidye olarak vermek isterler, fakat onlardan kabul edilmez’ buyurmaktadır. Bize verilen mükâfat, dünya ve içindeki her şeyden daha hayırlıdır. Cenâb-ı Allah Celle Celâluhu ayeti kerimesinde, ‘Dünya hayatını ahiret hayatına satanlar’ buyurmaktadır.Biz dünyamızı satmışız, dünyamızı satmışız, kime sattık? Allah’a sattık, öyle değil mi? Ayeti kerime bize bunu hatırlatıyor. Biz bu sözü verdik, unutmuş olabiliriz. Çünkü insan nefsine mahkûmdur, insan unutur ama Allah bize hatırlatıyor. Ayeti kerimede, ’Allah müminlerin canlarını ve mallarını cennet karşılığında satın almıştır.’ Bu, Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da verilen bir vakittir. Öyleyse yaptığınız alışverişe sevinin. Bizler sattık,  Rabbimiz bize hatırlatıyor. Biz unutmuşuz, kal bu belada, biz söylemişiz, unuttuk ama unutmayan Allah bize diyor ki, ‘ey kullarım, siz bana bu sözü verdiniz.’ Aynı şekilde ‘her kim Allah yolunda savaşır, öldürülürse’ bir de ‘ölürse’ Allah yolunda ölürse. Biz mücadele edelim. Şehit olmak için gayret gösterelim. Allah’ın dinini yüceltmek için gece gündüz çalışalım. Mal biriktirmek için değil, çocuklarımızın geleceğini kurtarmak için değil, onların bir işe sokmak için değil. Allah’ın dini hakim olsun diye, ilayi kelimetullah için biz mücadele edelim. Gecemizi gündüzümüze katalım. Ailemizle birlikte, çocuklarımızla birlikte çalışalım.” şeklinde konuştu.

Çelik, Allah yolunda şehit olanların hiçbir zaman mağlup olmadıklarını aktararak, “Böyle bir dinde asla mağlubiyet olmaz. Biz, galibiyet ve mağlubiyete küfrün baktığı gibi ya da dünya perestlerinin baktığı gibi bakmıyoruz, bakamayız. Bizim bakış açımız bu değildir. Evlerimizin yıkılması, çocuklarımızın öldürülmesi, bizim öldürülmemiz, memleketimizin işgal olması, cezaevine girmemiz, açlık çekmemiz, sıkıntı çekmemiz, mağlubiyet olarak nitelendirilemez. Birçok peygamber yurdundan edildi, muhacir edildi. Hazreti Yusuf zindana girdi, Hazreti Zekeriya Aleyhisselam testereyle ikiye biçildi. Uhud savaşında yetmişe yakın sahabi şehit edildi. Efendimiz Aleyhisselam yaralandı. Çok ciddi sıkıntılar çektiler, açlık çektiler, perişanlık çektiler. Bu mağlubiyet midir? Hayır, biz buna mağlubiyet olarak bakmıyoruz. Eğer mağlubiyet olarak bakarsak, bugün Gazze yıkılmadık ev kalmamış, 100 bine yakın insan katledilmiş, şehit edilmiş, ne okul kaldı, ne medrese kaldı, ne cami kaldı, ne üniversite kaldı. Hiçbir şey kalmadı, hepsi yerle bir oldu. Peki, bunlar mağlup mu oldular? Hayır. Sadece dünya hayatında biraz sıkıntıya düçar oldular. Cenâb-ı Allah, ‘Ben sizin imtihan edeceğim. Mallarınızla, canlarınızla imtihan edeceğim.’ buyurmaktadır. Dolayısıyla sürekli bir gayret içerisinde olmalıyız.” ifadelerini kaydetti. (İLKHA)

Kaynak: ilkha