İnsanın sindirim sistemi, besin kanalları ve buralara sindirim suları salgılayan çeşitli bezlerden oluşur. Yiyecek ağızdan girer ve dişler tarafından çiğnenerek öğütülür; kapladıkları alan bu şekilde azalan yiyeceklerin yutulmaları kolaylaşır.

Sindirim sistemi çalışma süreci

Tükürük, tükürük bezlerinde üretilir; yiyecekleri yumuşatır ve ağza sindirimi kolaylaştırıcı bir enzim yollar. Tükürük amilazı adı verilen bu enzim, nişastayı maltoz denen daha küçük şekerlere dönüştürür. Tükürük aynı zamanda ağızdaki asidi nötralize etmeye ve ağız boşluğunda bulunan bakterilerin birçoğunu öldürmeye yardımcıdır. Yiyecek yutulur ve 5-10 saniye sonra yemek borusundan geçip mideye girer.

10 Günde Göbek Eriten Diyet! 10 Günde Göbek Eriten Diyet!

Bu organ, bütün bir öğünde yediklerimizi depolayabilecek kadar geniştir. Bu nedenle, insanoğlu, bazı hayvanların yaptığı gibi devamlı aynı şekilde yemek zorunda değildir. Midenin iç yüzeyi, pH asiditesi 2 civarında olan mide suyunu üretir.

Bu asit, yiyecekle birlikte yutulmuş herhangi bir bakteriyi öldürür ve et ya da bitkinin hücrelerarası bağlantılarını parçalamaya yardım eder. Mide suyunda Pepsin adı verilen bir de enzim bulunur. Bu enzim proteinleri daha ufak parçalara böler.

Midenin içindekiler kasların çalkalayıcı etkisi sayesinde karışır ve mide kimüsü denen besleyici karışım meydana gelir.

Mide sindirimi ne kadar sürede tamamlar?

Halk inanışının aksine, ilk sindirim sistemi işleyişi midede gerçekleşir. Yemek yendikten iki ila altı saat sonra, mide kimüsü ince bağırsaklara geçer.

Burada, bağırsak duvarı, pankreas, karaciğer ve safra kesesinin sindirim suları kimüs ile karışır. Safra kesesinde safra üretilir ve içerdiği safra tuzları sayesinde yağların emilimine ve sindirime yardımcı olacak şekilde etki eder.

Protein ve şekerin sindirim sistemi süreci nasıl işler?

Maltoz, maltaz adı verilen bir enzim tarafından yıkılarak glikoza dönüşürken, süt şekeri (laktoz) ve sakaroz da benzer enzimler tarafından yıkılırlar. Şekerler daha sonra bağırsak duvarları tarafından emilerek kana karışırlar.

Proteinlerin sindirimi, birkaç enzimin bir arada çalışmasıyla gerçekleşir. Tripsin ve kemotripsin denen enzimler proteinleri daha ufak parçalara böler ve sonra karboksipeptidaz ve aminopeptidaz harekete geçer ve protein moleküllerinin karşıt uçlarından her defasında birer aminoasidi ayırırlar.

Yağların sindirim sisteminden geçişi

Bu ekip çalışması, proteinlerin hidrolizinin daha hızlı gerçekleşmesini sağlar. Yiyecekte bulunan DNA ve RNA da nükleaz enzimlerinin benzeri bir ekip çalışmasıyla sindirilir. Bir öğünün içerdiği yağın çok az bir bölümü ince bağırsaklara varmadan önce sindirilmiştir.

Safra tuzları, yağ zerrelerini kaplar ve onları emülsiyon haline getirir; böylece, lipaz enziminin saldırması için geniş bir yüzey meydana gelir. Bu da gliseritleri, yağ asitlerini ve gliserolu oluşturur. Bütün bu sindirim sistemi ürünleri ince bağırsağın alt bölümlerinde emilir.

Bu bölümlerin yüzeyi çok geniştir; bu sayede, besleyici maddeler kana ve lenf sıvılarına dağılırlar. Früktoz gibi bazı şekerler, mukozanın dış tabakasına yayılırken, aminoasitler, glikoz, vitaminler ve diğer şekerlerin hücre zarının diğer tarafına pompalanması gerekir.

Gliserol ve yağ asitleri yağları oluşturmak üzere tekrar bir araya gelir ve bunlar da kolesterol gibi lipoprotein şekillerini meydana getirmek üzere özel proteinleri bağlayabilir. Aminoasitler, nükleotidler ve şekerler, önce karaciğere, oradan da kalbe ve vücudun geri kalanına doğru yola çıkarlar.

Beslenmedeki su kalın bağırsak tarafından tekrar emilir ve sindirilememiş her şey bağırsaktan rektuma (kalınbağırsağın son kısmı) aktarılır. Dışkılar vücuttan atılana dek burada depolanır. Kalın bağırsakta bazı faydalı bakteriler yaşar. Bunlar arasında K vitaminini üretenler de vardır. Bu vitaminin günlük gereksinimimiz kadar olan miktarının büyük bölümü bu bakterilerin üretiminden karşılanır.

Yiyecekten sağlanan besleyici faydalar mide, karaciğer, bağırsaklar ya da bunlarla bağlantılı enzim üreten bezlerden herhangi birinin hastalığı nedeniyle kaybolabilir. Bazı vitamin ve minerallerin sindirim sistemi rutinine göre emilimi karaciğer, pankreas ya da safra kesesindeki bozukluktan ve bir de beslenme içeriğindeki liflerle diğer vitamin ve minerallerden etkilenir. Bakır ve çinko vücut tarafından emilmek üzere yanşa girerken, kalsiyum emilimi D vitamininin varlığından, mide asitlerinden, liflerden ve protein girişinden etkilenir.

Editör: Hacer Bozkurt